Çeç kelimesinin ne mânâya geldiğini belki hepimiz bilmeyiz; ama, «Arpa, buğday çeç olur / Güzeller güleç olur» türküsünü dinlemeyenimiz yok gibidir. Çeç kelimesinin en güzel mânâsı, ona en yakışanı, bence şu olabilir: Çiftçinin kavurucu yaz güneşinin altında, alnından damlayan ter danelerr.
Nevşehir’in Avanos ilçesinde, halkın Çeç Dağı adını verdiği bir tepe vardır. Bunun üzeri, anlattıklarına göre, bir masa üzeri kadar düzdür. Hiç, üzeri düz olan dağ da olurmuymuş demeyiniz. Elbette olur. Hem, hikâyesi bu oluşu ne güzel anlatıyor.
Vaktiyle çiftçinin biri ekinlerini harmanladıktan sonra kurttan kuştan, hırsızlardan korumak için büyük bir yığın haline getirir. Kendisi de başında beklemeye başlar. Mal bu, «Canın yongası» demişler. Ama herkesin öyle çok malı yok ki saklasın. Fakiri var, yoksulu var.
Bir gün biri çıkar gelir çiftçinin karşısına. Fakirdir, yoksuldur. Biraz buğday ister çiftçiden. Belki o koca yığından alındığı belii olmayacak kadar az bir buğday… Ama çiftçi hiç oralı olmaz. Üstelik fakir köylüsünü bir güzelce de azarlar, sonra da kovar. Fakirin dili yok ki bir şeyler söylesin, taş yürekli kalbi yok ki kötü laflar etsin. Dediği sadece «Allah, seni de, buğdayını da taş yapsın!»
Bugün Çeç Dağı adı verilen burada, dikkatlice bakılırsa, ayrıca insana, orağa, yabaya benzer taş parçalarının olduğu görülür. Merhametsiz çiftçi bütün varlığı ile birlikte taş olmuştur.
Kaynak: Saim Sakaoğlu / 101 Anadolu Efsanesi
really gorgeous pictures and impressions!! I love the second, seventh and ninth picture! Stunning locations!!
YanıtlaSilHope you visit me on my blog
fashionobsession-mieni.com
Thanks you. I visit your blog. ı m happay to your ideas.
YanıtlaSil