Aspendos çocukken oyunlar oynayıp düşüp kalktığım şarkılar mırıldandığım neredeyse her haftasonu geldiğim bir yerdi.
Bu tiyatronun taşlarında büyüdüm desem yalan olmaz. Sığınağım deme sebebim doğru düzgün oyun parkı olmayan bir ilçede büyüyen benim için bu tiyatro her seferinde keşfe açık bir oyun parkından farksızdı bir zamanlar.
Bu yaz tatilinde yıllardır oraya gitmediğimi fark ettim ve ilk işim yollara düşmek oldu. Aspendos tiyatarosu hakkında çeşitli efsaneler duymuşsunuzdur eğer duymamış iseniz bunlardan biri şöyle;
Romalılar döneminde kent idaresinin başında bulunan valinin dillere destan güzellikte bir kızı varmış. Kentin iki ünlü mimarıda aynı kıza aşıkmış. Vali ise kızını hangisiyle evlendireceğine karar vermekle güçlük çekerken damat adayını seçmek için bir yol bulmuş. Mimarları çağırıp teklifini iletmiş. "Hanginiz kent için yararlı güel bir eser ortaya koyarsa kızımla o evlenecektir." buyurmuş. Mimarlar yoğun çalışma dönemi sonrasında eserlerini sunmuşlar. Mimarlardan biri Belkıs'a su yollarını, kemerleri inşa edip kentin su ihtiyacını giderirken, diğeri görkemli Aspendos tiyatrosunu tamamlamış, Her iki muhteşem eser karşısında zor durumda kalan güzel kızın babası hükümdar, bu defa kızını hangisinin daha çok sevdiğini anlamak için başka yolu denemiş." Her ikiniz çok yararlı eserler yarattınız bu nedenle sözümü tutmak için kızımı ikiye bölüp, bir yarısını birinize diğer yarısını diğerinize verip evlendireceğim." Mimarlardan biri kızın ortadan bölünmesine kıyamıyarak ben vazgeçtim kızınızı rakibime verin yeter ki o ölmesin demiş. Baba da kızının ortadan bölünmesine razı gelmeyecek kadar çok seven mimarın o olduğuna inanıp kızını vermiş. Diğer inanışa göre vali kızını ikiye bölmüştür. Bu sebeple Aspendosun halk arasında adı belkıstır. Tiyatro ve su kemerleri hala sağlam ve ayaktadır. Aspendos tiyatrosunda yarım bir kız heykeli bulunmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar